HAKKIMDA
Çocukluk yıllarımda boğaz köprüsünden geçerken gördüğüm manzaranın heyecanı, kısa süre içinde, bunun gözlerimin önünden silinecek olması telaşına dönerdi. Fotoğraf, geçiciliğe karşı bulduğum kısmi bir çareydi. Geçip gitmeden, dikkatlerden kaçmadan, unutulmadan önce kaydetmek. Hep görebileyim diye...
O günlerde, tecrübesiz ellerimdeki küçük analog kamerayla kaydedebildiğim görüntüler malesef flu lekelerden ibaretti!
Sonra fotoğrafla hayatım üniversite yıllarımda kesişti. Gıda Müdendisliği eğitimi aldığım ODTÜ'de bir fotoğrafçılık topluluğu olması ilgimi çekmişti. Eğitimlerine katılmaya karar verdim. Sonuçta doğru pozlama meselesini artık öğrenmek istiyordum. Bu bilgilerin aktarıldığı ilk dersin ardından, cüretkar ruhum kendi fotoğraflarımı çekmeye hazır olduğumu söyledi. Ve çekimlere başladım.
Yaz tatilinin sonunda elimde 8 tane siyah beyaz film rulosuyla fotoğrafçılık topluluğunun kapısını tekrar çaldım. Bana film banyosunu öğrettiler, birlikte fotoğraflarımı bastık. Teşekkürler, Akif, Bedii,Tayyar...
O günlerde kendi karanlık odamı kurdum. Bilgim sınırlıydı, ihtiyaç duydukça, kullanacağım kadarını öğrenerek yola devam ettim. İlk kişisel sergimi üniversitenin sanat galerisinde 1989 yılında açtım.
Karanlık odada baskı yaparken arada bir 'doğru değerler' alanından kaçıp, oyunlar oynadım, deneyler yaptım. Sonra bu deneyler karanlık odadan dışarıya taştı. İşin içine mürekkep ve kalemlerler de girdi.
1996 yılında bir makalede tanıştığım fotogram tekniği ilgimi çekti. Kamera ve film olmadan fotoğraf üretmek mümkün müydü? Herhangi bir örneğini görmeden girdim karanlık odaya. Kelimenin tam anlamıyla karanlıktan doğdu fotogramlarım. Sonuçta gördüğüm ilk fotogramlar kendi ürettiklerimdi.
Hemen paylaşmak istedim gördüklerimi. İlk örnekleri 1997 yılında Türk Amerikan Kültür Derneği, Ankara Sanat Galerisi'nde 'Fotoğraflar Fotogramlar ve Öcüler' isimli sergimde sunuldu. Sonraki çalışmalarsa 2004 yılında, İstanbul’da Galata Mevlevihanesi Müzesi’nde 'Olan' isimli 3. kişisel sergimde yer aldı.
Kapısından bir sergi açmak için girdiğim Galata Mevlevihanesi Müzesi'nden bir belgesel film çektikten sonra çıkabildim. Sergi sürecinde tanık olduğum sihirli bahçeye bir süre daha dahil olmak istedim. Ve başkalarına da anlatmak...
2006 yılında bu sergide yer almış olan 'Hu' isimli çalışma yeni baskı ebatlarıyla Accenturc Tasarım Galerisi'nde sunuldu. Bu kez ona bir de video çalışmam eşlik ediyordu.
Dijital çağ bir süre sonra beni de içine aldı. Küçük bir kamerayla yollarımın üzerinden topladığım karelerden derlenen görüntüler, Zemin-de-iz-1 adıyla 2005 yılında İstanbul’da Tünel Binası’nda sergilendi. Sonrasında Zemin-de-iz'leri toplamaya hiç ara vermedim.
Yine dijital çekimlerden oluşan 'Kış Bahçesi' isimli 5. kişisel sergim, 2007 yılında Accenturc Tasarım Galerisi'nde izleyicilere sunuldu.
Bu arada 2000 yılında kendi fotoğraf atölyemi kurmuştum. 10 yıl süreyle reklam ve tanıtım fotoğrafları alanında çalışmayı sürdürdüm. Bu çalışmalar, sanat üretimimin destekçisi oldular.
Uzun bir ara verdim. Bu süreçte, kıyıda köşede pek çok proje birikti. Şimdilerde onlara dönüyorum.